Merhaba gençler,
Bugün sizlere bahsedeceğim kitabın uyarlaması olan filmi
kısa bir süre önce sinemalarda görmüştük.
Evet doğru tahmin. Bugün sizlere Marslı’dan bahsedeceğim. Bu
arada bu kitabın Andy WEIR’ın ilk romanı olduğunu söylemeden de geçmeyelim.
Marslı’yı internette yayımlayan Andy WEIR, karşılaştığı büyük ilginin ardından
kitabın basılmasına karar vermiş.
Orijinal Adı: The Martian
Yazarı: Andy WEIR
Çeviren: Emre AYGÜN
Sayfa Sayısı: 416
Yayın Evi: İthaki
Altı gün önce, Mark Watney Mars’a ayak basan ilk insanlardan
biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.
Tanıtım
Ares Programı kapsamında Ares 3 mürettebatı 31 gün sürecek
olan Mars görevi için Mars’a gönderilmiştir. Ancak 6. Solda (1 sol 1 günden 24
dakika fazla) Mars yüzeyinde meydana gelen bir fırtına sonucu görev iptal
edilir. Ekip onları uzaya çıkaracak olan MTA roketine doğru yola çıkar. Bu arada
fırtına da şiddetini arttırmıştır. Aniden iletişim anteninden kopan bir parça o
sırada en arkada ilerleyen Mark Watney’e çarpar ve onu geriye savurur. Ancak
arkadaşlarının onu bulacak zamanı kalmamıştır çünkü MTA fırtınanın şiddetinden
dolayı devrilmek üzeredir. Mark’ın öldüğünü düşünüp Hermes’e (büyük uzay
gemisi) geri dönerler. Dünya’ya Mark’ın öldüğü haber verilir ve Mark için bir
anma töreni düzenlenir. Bu arada Mark uyanmış ve hayatta kalmanın yollarını
aramaya başlamıştır. Aynı zamanda bir botanist olan Mark Mars’ta bitki
yetiştirmeye ve su üretmeye başlamıştır ancak Dünya ile iletişim kurmasının bir
yolu kalmamıştır çünkü iletişim cihazları arkadaşlarını uzaya çıkaran MTA’nın
içindedir. Uydu görüntülerinden Mark’ın hala yaşadığını gören NASA Mark’ı
kurtarmak için elinden geleni yapacak, bu süre zarfı içinde de Mark hayatta
kalmak için elinden geleni yapacaktır.
Yorum
İçinde geçen bilimsel bazı konulara rağmen hiç sıkmadığını
rahatça söyleyebilirim. Kitap Mark’ın günlüğü gibi tasarlanmış ve büyük
çoğunluğu onun ağzından anlatılıyor. Bu yüzden Mark’ı ve Mark’ın düşüncelerini
yakından takip edebilme imkanınız oluyor. Şunu söyleyebilirim ki Mark
karakterine bayılacaksınız. Her ortama uyum sağlayabilen ve çok kafa bir
karakter. Yani adam Mars’ta hapis kalmışken izlediği bir dizideki karakterlerin
yaptıklarına kafayı takabiliyor. Ayrıca çok da zeki bir karakter. Şeyda’yla
birlikte, onun yerinde olsak ne şekillerde ölebileceğimizi düşündük. Gerçekten çok
fazla şekilde ölebileceğimizi keşfettiğimizi de belirteyim. Ya da kafayı
yiyebileceğimizi. Her neyse… Mark’ın dışında Ares 3’ün diğer üyelerinden olan
70ler hastası Kumandan Lewis (ilk başlarda erkek sandığımı kabul ediyorum -.-),
geminin pilotu Martinez, Alman kimyacı Vogel, sistem operatörü Johanssen ve
ekibin doktoru Beck’i de seveceğinize eminim. Ve olayda büyük bir yer kaplayan
iki NASA çalışanı Venkat ve Mitch’i unutmamak lazım.
Ama beni en çok etkileyen kitabın anlatım tarzı oldu. Kendinizi
birden olayın içinde buluyorsunuz. Neler olabileceğini kestiremiyorsunuz çünkü
kahramanımızın kafasından ne geçebileceği pek belli olmuyor ( ve tabiki NASA’dakilerin
ne yapacağı).
Kısacası yine elimden
bırakamadığım bir kitap oldu. Bir sayfadan sonra olaylar iyice hızlanıyor ve
ister istemez bir çırpıda okuyuveriyorsunuz. Hemen okuyup, farklılıkları olsa
da filmini de izlemenizi tavsiye ederim.
-Zeynep
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder