Öncelikle
merhaba bu yazıyı okuyan güzel insanlar. Aslında okuyan var mı, hiçbir fikrim
yok. Fakat umarım birileri okuyordur çünkü bahsetmek üzere olduğum kitap
gerçekten çok güzel. Farkındayım, kitap ülkemizde yayınlanalı neredeyse bir yıl
oldu. Ama serinin ikinci kitabını tanıtmadan önce buna da bir yer ayırmalıyım
diye düşündüm.
Kitabın bilgilerine bakacak olursak;
Orijinal adı: Multiversum
Yazarı: Leonardo Patrignani
İtalyancadan çeviren: Çiğdem Casagrande
Sayfa Sayısı: 352
Yayın evi: Pegasus
Seriyle
tanışmam çok tesadüfi oldu aslında. Pazarda boş boş gezerken (kitap satan Pazar
*_*) üstünde indirim yazan bir tezgah gördüm. Tezgahın arkasında da kitaplar
dolusu raflar vardı ve bir göz atmalıyım diye düşündüm. Kısa sürede tüm raflara
bakmıştım ama ilgimi çeken kitap olmamıştı. En son tezgahın önüne geldim ve
Telepati’nin muhteşem etkileyicilikteki (aynı zamanda anlamlı) kapağını gördüm. Arka kapağında pek bir
bilgi yoktu ama kitap hoşuma gitmişti. Satıcı şiddetle önerdiğini söyledi ve
serinin ikinci kitabı olan Hafıza’yı da elime tutuşturdu. Böylece bu iki kitabı
almış oldum.
Kitabın
kapağında pek bilgi yok demiştim. Yalnızca “Ya bu hayat çok sayıda
ihtimallerden sadece biriyse?” yazıyordu. Buradan kitabın paralel evrenler
hakkında olduğunu anlayabilirsiniz; ki zaten orijinal adı da “Multiversum”
Telepati de kitaptaki önemli bir konu ama Çoklu Evren diye çevirselermiş bence
daha güzel olurmuş.
Eve
geldiğimde biraz kitabın konusunu araştırdım ve doğru bir seçim yaptığıma karar
verdim. Ertesi gün ailece pikniğe gittik, ben de kitaba başlarım düşüncesiyle
çantama atmıştım. İnanın kitabı okumaktan ne doğru düzgün denize girebildim ne
de başka bir şey yapabildim. O kadar merak uyandırıcıydı yani…
Kitabın
konusunu spoiler vermeden nasıl anlatırım diye epey düşündüm. Ortaya da bu
çıktı, buyrunuz.
Alex ve
Jenny adında 16 yaşındaki iki genç geçirdikleri nöbetler esnasında birbirlerini
görmektedirler. Bu nöbetler sırasında konuşmaları çok zordur fakat bir gün Alex
Jenny’nin nerede yaşadığını sorar ve öğrenir. İtalya’da olmasına rağmen
dünyanın bir ucunda, Avustralya’da yaşayan genç kızı bulmayı kafasına koyar
çünkü 12 yaşından beri gördüğü Jenny’nin gerçek olduğuna emindir.
Sonunda
ailesine bir not bırakıp Avustralya’ya gitmeye karar verir. Bu noktada olaya en
yakın arkadaşı Marco dahil olur. Alex ve Jenny’i oldukça sevmeme rağmen
serideki favori karakterimin Marco olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Kendisi
çok zeki bir bilgisayar uzmanıdır ve Alex’in yolculuğu için gereken parayı
yasal olmayan birtakım yollardan bulur.
Alex
Avustralya’ya gider ve Jenny ile buluşmak için sözleşirler. Vakit geldiğinde ikisi
de aynı yerde bekliyorlardır. Fakat birbirlerini göremezler. Bunun üzerine Jenny
aklını kaçırdığını düşünür ve nöbetlerdeki iletişimi kesmeye çalışır. Alex ise
hayal kırıklığına uğramıştır ve tam her şeyden vazgeçecekken Marco ortaya bir teori atar.Çoklu evren…
Bunun üzerine Alex kendi evrenindeki Jenny'i aramaya karar verir. Bu arada diğer Jenny'i de ikna etmesi gerekiyordur. Aynı zamanda Marco'nun başına da dertler açılır ve tüm bunlar yetmezmiş gibi Memoria diye bir yer söz konusudur.
Daha fazla
anlatırsam feci spoilera girecekmişim gibi hissediyorum. En iyisi siz bu kitabı
okuyun, zaten üçüncü ve aynı zamanda son kitabın çıkmasına az kaldı. Olaylar
bir yerden sonra çok karışacak, bazı yerlerde çözülecek, sonunda tekrar karışacak…
Bu karışıklıklar ve Memoria olayı hakkında ikinci kitapta (ikinci kitabın orijinal adı Memoria bu arada) tatmin edici cevaplar bulacağınıza emin olabilirsiniz.
İyi geceler ^_^ -Şeyda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder